SÖYLEŞİ – İTÜ GÜNEŞ ARABASI EKİBİ:

BİZ DAHA İYİSİNİ YAPANA KADAR EN İYİSİ BU!

Draje: Ekibinizi ve projenizi tanıtır mısınız?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Ekibimiz 2004 yılında kuruldu. İlk başta bu kadar büyük bir ekip değildik, şu an 35 kişiyiz. 6 kişi kurduk bu ekibi. Uçak, elektrik ve makine bölümünden öğrenciler kurdu. İlk baş- ta çok büyük bir proje değildi, yarışlara katıldıkça daha çok katılım ve ilgi oldu. Her sene mezun olanlar olduğu için ekibimiz küçülüyor fakat biz duyuru yaptıktan sonra ekibimize katılımlar oluyor ve gelenleri eğitiyoruz. Aslında birkaç tane genç mühendis bir yarış ilanı görüyorlar ve ne olduğunu merak ediyorlar. Güneş enerjisi yarışı olduğunu öğrenince ilgilerini çekiyor. Herkes yapıyorsa bu işi biz de yaparız diye yola çıkıyorlar ve bu işin literatürünü araştırmaya başlı- yorlar. Bu işi kimler yapıyor, nerelerde bu şekilde çalı- şanlar var? Sonra hocalarla konuşuyorlar yardımcı olmaları için, bir şekilde yurtdışı bağlantıları, hocaların desteği ve sponsor bulma iş-lemi tamamlandıktan sonra araba yapımına başlıyorlar. İlk yapılan araba çok büyük emekler sonucu ortaya çıkı- yor. Çünkü hiçbir deneyim yok. Yapılan ufak bir hata neticesinde araba yolda kalıyor ve yarışı tamamlayamıyor. Daha sonra öğ- rendiklerini bir sonraki ekibe aktarıyorlar ve çalışmalar bu şekilde devam ediyor. İkinci sene yepyeni bir araç yapılıyor. Daha önceki araç üzerine uyguladıklarına katarak iki araba üzerinde uygulamalar başlıyor ve iki araba birden yarışa katılıyor. Geçen sene yolda kalan araç bu sefer birinci oluyor, yeni araç ikinci oluyor. Üçüncü sene yeni bir araç daha yapılıyor ve bu sefer yarışmaya ikinci ve üçüncü araçlar katılıyor. Birinci araba ARIBA 1, ARIBA 2 ve İTÜRA. Ve yine birinci ve ikincilik elde ediliyor. Birileri bir şey yapıp kaybolmuyor. Bu da çok önemli bizim için. Çünkü her seferinde baştan başlamak fazla meşakkatli bir iş.

Draje: Ekibi kuranlar hâlâ devam ediyorlar mı yoksa mezun olup gittiler mi?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Mezunların birçoğu yurtdışında yüksek lisans yapıyorlar. Ekibe hâlâ katkı sağlıyorlar. Bağlantı sağlı- yorlar ve takıldığımız yerlerde yardımımıza koşuyorlar. Onlar hâlâ birer arıbacı.

Draje: Fikir kısmından sonra maddi kaynakların bulunması ve olayın hayata geçirilmesi nasıl gerçekleşti? Ekip nasıl kuruldu?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: İlk başta yurtdışındaki yarışlardan esinleniyorlar. Önceleri sponsor olarak okulun eski mezunları ve hocalar var. İlk sene proje bu şekilde hayata geçiriliyor. Ekonomik kriz de yok o zaman (gülüşmeler). Bizim yaptığımız şey okulun deste- ğiyle bir şeyler yapmaktan ziyade kendi desteklerimizi yaratmak. Bütün geliri bize bir kişi tahsis etse biz sadece mühendislik yapmış oluruz. Fakat ARIBA ekibi olarak işin her kısmında bulunmak ve yaratıcı olmak istiyoruz. Sponsor bulursunuz fakat vazgeçebilir, parça tedarikçinizin elinde istediğiniz parça bulunamayabilir.

Draje: İlk yurtdışındaki yarışlardan esin aldık dediniz, peki bu insanlarla bir bilgi alışverişiniz veya yarışınız oluyor mu?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Önce TÜBİTAK yurtdışındaki yarışları görüp böyle bir yarış yapma kararı alıyor. Böylece Türkiye’de yarışlar başlıyor. Şu anda da yurtdışındaki bir yarışa hazırlanıyoruz. Yabancı takımlarla iletişime geçiyoruz fakat her takım bilgi paylaşmakta çok istekli olmuyor ve zaten bu bilgiler hayati şeyler olmuyor. Bulundukları yerin şartları gibi genel bilgileri paylaşıyorlar. Fakat Türk takımlarıyla yarış anında rakip olsak dahi öncesinde ve sonrasında büyük paylaşım içindeyiz. Padokta bir arkadaşlık ortamı ve yardımlaşma oluyor. Hepimiz birbirimize yardımcı oluyoruz. Örneğin geçen yarışta padokta yanan iki araç oldu ve bunlar elbirli- ğiyle söndürüldü. Oradaki her araç hepimizin aracı oluyor. Yani rakipliğimiz sadece 1,5-2 saat süresince oluyor, bu da işin güzel kısmı. Hepimiz zaten bu ülkenin gelişimi için bir şeyler yapıyoruz.

Draje: Türkiye’nin durumu bu yarışmalarda nasıl?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi:  Şimdiye kadar uluslararası yarışlara katılan bir Türk güneş arabası ekibi yok, ilk İTÜ ekibi olacak. Zor bir yarışa hazırlanıyoruz. 3.000 km. uzunluğunda bir yarış, Avustralya’yı başından sonuna kat etmek gerekiyor. İsmi World Solar Challenge. Elli tane ekip katılıyor. Eski araçlarımızla bu yarışa katılan araçların durumlarını karşılaştırdık ve yeni aracımız da bu yarışa göre tasarlandı. Bütçe olarak olmasa bile mühendislik açısından aracımıza güvenimiz tam.

Draje: Mezun olduktan sonra da bu işe devam etmek istiyor musunuz?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi:  Bu soruya en iyi örnek benim (Onur) sanırım. Ben şu anda yüksek lisans yapıyorum fakat bir yandan güneş arabası ekibiyle devam ediyorum. Aynı zamanda gelecekte yapmak istediğim şey de alternatif enerji üzerine çalışmak. Bu işi sürdürmek kolay değil, disiplinler arası çalışmak da hiç kolay değil fakat birileri bu işi yapmalı. Ben de bu işi keyif alarak yapıyorum.

Draje: Çalışmalarınızı nerede yürütüyorsunuz?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Elektrik makineleri laboratuvarı var, araçlarımız da orada. Elektriksel olan işlerimizi orada yürütüyoruz. Mekanik olarak da tersanede yapılıyor her şey. Öğ- renciler tersaneye gidiyor, kaput ve şasisi yapılıp geliyor ve elektriksel donanımı burada monte ediliyor, devreleri kuruluyor. Her parçasını biz yapıyoruz. Piyasada bulunabilmesine rağmen tüm par- çaları biz kendimiz tasarlayıp üretiyoruz. Bu önemli bir nokta çünkü herhangi bir sorunda nereye bakacağımızı da bilmiş oluyoruz. Örneğin yurtdışındaki ekipler çoğu par- çayı hazır olarak ediniyorlar. Ayrıca otomotiv sanayiinden de sponsorlarımız var.

Draje: Yarışlardan bahseder misiniz?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: 30 tur sü- rüyor. 30 turu en kısa sürede bitiren birinci oluyor. Yarış stratejilerine göre değişiyor. Bu sene 1 saat 30 dakika civarı sürdü. Maksimum hızımız 90 ama yarışta ortalama hızımız 50-55 km. civarındaydı. Yarışlar İzmir Pınarbaşı pistinde yapılıyor. 2006 da iki yarış yapılmıştı, biri İzmir’de biri İstanbul’daydı. Ama pisler değişiyor, geçen sene de Ankara’daydık mesela.

Draje: Peki, sürücünüz nasıl seçiliyor? Kimin sürücü olacağına nasıl karar veriyorsunuz?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: O da öğrenci oluyor. O da arabacı bizim içimizden. Araba sürüyor olması ve ekipten olması bizim için önemli. Sürücüyü belirlemek açısından sürenin içimizden biri olması ve arabaya emek vermesi ön planda. Ayrı- ca arabayı ben sürsem ne olur? Arada 30 kilo fark olur (gülerek) yani bir ağırlık farkı olur bu yüzden de stratejik açıdan yanlış bir hareket olur. Sonuçta hepimiz bizim için yarışıyoruz.

Draje: Japonlar’ın farkları teknoloji anlamında burada da belli oluyor mu?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Hayır. Şu ana kadar hiçbir Japon aracı WSC’yi kazanmamış. Onlar robot yapıyorlar (gülerek).

Draje: Türkiye’de alternatif enerji kaynağı kullanmada bir misyon elde etmeyi düşü- nüyor musunuz? Yoksa sizin odaklandığınız sadece yarış ve bu işin araba kısmı mı?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Aslında tabi ki öyle bir misyonumuz var, şöyle ki biz güneş enerjisiyle araç yürütüyoruz diyoruz. Biz öğrenci halimizle, okurken zaman ayırıp böyle bir proje yapabiliyorsak, yarışlara katılıp derece alabiliyorsak, sanayi çapında çok daha büyük projelere imza atılabilece- ğini göstermeye çalışıyoruz. Yani güneş enerjisini tanıtıp, “biz bu enerjiyi bu şekilde kullandık ve çok daha fazlasını yapabiliriz”i kanıtlamanın peşindeyiz biraz.

Draje: Devlet desteği alıyor musunuz bu iş için?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Hayır. Sponsorlarımız karşılıyor.

Draje: Peki sanayide de bunu gören var mı? Biz de araba yapacağız diyen bir sanayi şirketi var mı?

İTÜ Güneş Arabası Ekibi: Benim bildiğim kadarıyla yok. Zaten bu araba bir bakıma alternatif enerjinin kullanılması ve dikkat çekmesi açısından sembolik bir şey. Bir diyemeyiz ki iki gün sonra sokaklarda güneş arabası görebileceksiniz. Zaten İstanbul’da bu kadar büyük arabaları kullanabilmek pek mümkün de değil (gülerek) fakat bu enerjinin kullanımını özendirmek bizim için mühim. “Bu da ne?” “Güneşle nasıl çalışıyormuş?” sorularını sordurabilmek için çalışıyoruz. “Ben bunu evimde kullanabilir miyim?” İnsanlar evlerinde kullanmak isteyebilirler.

Söyleşi: İlknur Seda BendeşBuğra Oygur

 

Dergi için Esra ile Onur’un fotoğraflarını çekmek istediğimizde Esra ekip ruhunun gereği sadece kendilerinin fotoğraflarının yayınlanmasını istemediklerini belirtti bir de Yüzsüzlük edip arabaları görmek istediğimizde bizi kırmadılar ama Buğra’nın “bi tur versene, bi hareket yapıcam” demesi biraz fazla oldu sanırım. 

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın