YAZ SELAMLARI

İllüstrasyon: Demet Özge Aykan Aybakır

Yaz çoktan gelmiş meğer… Şehir kalabalıklarını, dumanı üzerinde asfaltı, heykel havuzlarına koşan çocukları görünce değil de, esas kızgın kumlardan buzzz gibi sulara atınca kendini “evet yaz gelmiş” diyormuş insan. Ani mekan ve hava değişimi ani mutluluklar da getiriyormuş…

Sizlere bir sürü selam getirdim:
İlki; hasırdan şemsiyenin kağıdıma düşen gölgesinden. O olmasa ne yaparım bu sıcakta? Tabii ki denize koşarım. Bir sürü minicik yaratığın (kimisinin bikinisinin üstü yok) arasından geçerek hoop denize. Bir tanesi peşime takıldı. Adı Ediz imiş. Saydım, tam on iki yerinden sivrisinek öpmüş.

-Ediz buraya noolmuş?

-Sinek öpmüş. Sen de öpsene?

Bu bıcırık da size selam söyledi.

On birinci yazımı geçirdiğim ve şu an kendisinde

tatilimi yaptığım bu kampın vazgeçilmezlerinden bir tanesi simitçisi. Öyle hemen “her kumsaldan simitçi geçer” demeyin. Bu seferki farklı, yazmaya değer.

-Simitleeer geeeldiiii… ENTERNASYONAL SİMİTÇİİİİİ!

Son zamanlarda bu sesi duyduğumda sanki ardından hemen “enternasyonal marşı”nı söyleyecekmiş gibi hissediyorum. Neden olmasın? İdeolojik simitçi her kumsala nasip olmaz tahminimce. Selamı var sizlere pek çok.

Her sene böceklerlesineklerle arkadaş olurduk olmasına da, bu sene sanki biraz fazla gibi… Arkadaşlığımızdan bahsetmiyorum canııım. Ortamdaki böceksinek sayısı fazla. Kumsal sineği istilalarında doğru denize. Peki ya akşamları? Bu sefer de sevgili sivrisineklerimiz rahat vermiyorlar. Sevmediğim tek hemcinsim varsa onlar da kendileri. Ama birkaç Trakyalı sivrisinekle tanıştım da geçen gün, eğlenceli tipler. Hep beraber içmeye gittik.

-Yetti be hep kan hep kan. Rakı getirin azcıkın.

Size selam söylediler ve rakı sofrasına çağırdılar.

Sahilin tam karşısından görünen Semadirek (Yunanca: Samothraki) Adası ise bana göre “uyuyan bir güzel.” Sanırım “uyuyan güzel adası” olarak da biliniyor uykudaki halini görenlerce. Saçları, burnu, gözleri ve derin bir uykuda olan bedeni. Güzel rüyalar görüyordur eminim. Ve uyanık olsaydı eminim o da size selamlarını gönderirdi benimle.

Sakin bir yerleşke burası… Akşamlar,ı geneli emekli anne-babalar birbirleriyle tanışıp-kaynaşıp masaları birleştirerek kabile halinde oturup sohbet ederlerken, henüz genç olanlar ve kendilerini genç hissedenler (son 3 kelime babam için yazılmıştır; çünkü yazmazsam kızacaktır) kumsala inip, gerek yıldızlara saatlerce bakıp kayan yıldızlardan dilek tutarak gerek gitar eşliğinde şarkı söyleyerek gerek yoga yapmak isteyerek ama yapamayarak vakit geçiriyorlar. On bir senede küçükler büyüyünce bir sakinlik geldi buraya. Bizler de büyüdük. Artık tek derdimiz yüzme öğrenmek değil… Deniz gözlüğüyle balık yakalamaya çalışmak, kumsalda arkadaşlarla sabahlamak için izin almaya çalışmak ya da… On bir sene öncesinin kampına bakıyorum da, o zamanlar daha cıvılmış, daha oyuncaklı.

Aman az daha unutuyordum, Danişment Kampı sizlere selam söylüyormuş. Ben de sevgiler gönderiyorum. Ve her şey bir yana, günlüğüm yanımda, bütün bu selamları ona da yazıyorum.

 Özge, Yaz Selamları başlıklı yazısını ve çizimini Yazlık Draje hazırlıklarının son günlerinde göndermiş olup ekibimizi sevince boğmuştur. Mail kutusunda docx uzantılı dosyayı gören erdinç, bilgisayarı bu formatı tanımadığı için bir an için hüsrana uğramış fakat sorun giderilince çabucak mutlu olabilmiştir. 
Özge’nin çizgiyle ilişkisi son derece derin olup odasının duvarını renklendirmek isteyen herkesin ondan yardım isteyebileceği iddia edilmektedir. Bu durumu çabucak kavrayan adı bizde saklı bir Draje’nin sırf Özge duvarlarını renklendirsin diye bir kafe açtığı ve bir ay geçmeden (Özge duvarı şenlendiremeden) kafeyi batırdığı da alınan bilgiler arasındadır… 

İlk yorum yapan olun

Bir Cevap Yazın